İğneada Tarihçesi

İğneada Tarihçesi

İğneada Tarihçesi

Coğrafyacı Strabon, “Geographica” adlı eserinde, Apollonia (Sozopol) ile Salmydessos (Midye) arasında kalan bir bölgede Thynoi, Thynos veya Thynlarin yaşadığını ve bölgeye “Thyna” denildiğini belirtmektedir. Eski Yunanlılar bu bölgede yaşayan bütün kavimlere “Thrac” (Trak) ve bu yerlere de “Thrace” demişler, Romalılar ise bu bölge için “Thracia” (Trakya) ismini kullanmışlardır.

İğneada körfezinde tarih öncesi ve yakın çağlara ait birçok batık geminin olduğu bilinmektedir. Bu batıklarda yapılan araştırmalarda çok sayıda amfora, pipo ve seramik eşyaya rastlanmaktadır. Ayrıca I. Dünya Savaşı döneminden kalma batıklarda vardır. M.Ö. 476’da Attik-Delos (Atina Konfederasyonu) deniz birliği, Trakya kıyılarındaki kentleri alınca bu kıyılar da bir dönem Atina yönetimi altına girmiştir. Bu topraklar daha sonra Roma İmparatorluğu’na katılmıştır ( M.Ö. 74).

İğneada, 1362 ile 1363 yılları arasında Osmanlı İmparatorluğu tarafından alınmış ama 1440’lı yıllarda Yıldırım Beyazıt’ın oğulları arasındaki taht kavgalarında Sırp, Bulgar ve Bizanslılarca geri alınmıştır. İğneada’nın Osmanlı topraklarına kesin olarak katılması ise İstanbul’un fethinden bir yıl önce yani 1452 yılının Şubat ayında gerçekleşmiştir.

Osmanlı padişahlarının, vezirlerinin ve paşalarının sık sık yaban hayvanlarının bolluğu ile ünlü İğneada’ya gelerek avlandıkları bilinmektedir. Evliya Çelebi, 1662 senesinde Alaman Diyar-ı Gazasına ve Macar Kızıl Elmasına giderken bu kıyılardan geçtiğini yazmıştır.

Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde bu bölgeden; “1452 tarihinde Fatihinde Gazilerinden İne adlı gazi fethetmiştir. Karadeniz’de bundan başka ada yoktur. Her tarafı bine ve limandır. Harap bir küçük kalesi vardır. İçinde oduncu Rumlar oturur.”diye bahsetmektedir. İğneada’nın nüfusunu oluşturan toplulukların, ormanların içindeki çiftliklerde yaşadıkları bilinmektedir.

İğneada’ dan Görünüm – 3

Bölgede 1700 ve 1800’lü yıllarda ormanların içinde kurulmuş, çoğunlukla hayvancılık ve ziraat yapılan, Bulgarların ve Rumların yaşadığı çiftliklerin izlerine rastlanmaktadır. Longoz, Kara Hasan, Aptos, Dimitri, Sarraf, ve Pedina Çiftlikleri bu çiftliklerden bazılarıdır. İğneada ilk olarak, 1990’lü yılların başında, bugün çarşı olarak bilinen İskele Mevkii’nde kurulmuştur. Günümüzde bölgedeki ilk mimariden örnekler görebilmek mümkündür.

Bölgenin ilk sakinleri, at arabası tamirciliği, nalbantlık, kalaycılık, kara tuğla(Çingene tuğlası) imalatçılığı, kerpiççilik, sepetçilik ve torlukçuluk (odun kömürü üretimi) gibi mesleklerle uğraşmışlardır. İğneadalılar, Sevr Anlaşmasıyla İğneada ve çevresinin Yunanistan’a bırakılmak istenmesi üzerine zor günler geçirmişler, fakat Lozan Barış Anlaşmasıyla bu topraklar milli sınırlarımız içinde kalmaya devam etmiştir.

Cumhuriyet döneminde nüfusu artan İğneada 1972 yılında belde ilan edilmiştir. 2000 yılında yapılan ulusal nüfus sayımına göre 2215 olan Belde nüfusu yaz aylarında turizmin etkisiyle 10.000 kişiye ulaşmaktadır. Günümüzde yöre insanının geçim kaynağını, orman işçiliği, balıkçılık, turizm, hayvancılık ve tarım oluşturmaktadır.

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ